top of page

Işık Sahili 

İSKELE
İskele Mahallesi deniz ve doğanın iç içe olduğu sessiz sakin bir sahil mahallesi. Körfez bölgesinin en büyük yat limanının bulunduğu İskele Mahallesi güzel bir balıkçı köyü görünümünde. Kıyıdaki balık lokantaları ve çay bahçeleri mahalleye canlılık ve hareket katıyor. Burhaniye ve İskele Mahallesi, önemli bir tatil merkezi olmakla birlikte aynı zamanda dünyanın en kaliteli zeytin yağının üretildiği bölge. Taze körfez balıklarıyla, tamamen doğal zeytin yağını buluşturan İskele Mahallesi, lezzetleriyle de etkileyici bir nokta. 

DİLLERE DESTAN BURHANİYE PAZARI
Ören'den Burhaniye'ye doğru gidiyoruz. Günlerden pazartesi… Dillere destan Burhaniye Pazarı'nın kurulduğu gün. Arabanızı zar zor bir yere park edip kendinizi rengarenk bir dünyanın içine atıvereceksiniz. Burası, yemekten hoşlanıyorsanız, tam bir cennet... Hele bir köylü pazarı var ki rengarenk giyimli Yörük kadınları, önlerindeki tezgahlarda börülceler, fasulyeler, Kemer patlıcanları, Havran inciri, kavunlar ve karpuzlar, biberler, Burhaniye'nin ünlü pembe domatesleri ve tabii ki Kozak üzümü. Pazarcılar bağırıyor: “Huu hanım, artık zamanı geldiii” diye. Şanslı insanlar... Diğer tarafta, peynirciler, tabii ki zeytin ve zeytinyağı, sabunlar; buralarda höşmerim beklerseniz, o da var. Ama asıl Şam işi tatlılar; bir pazarda ne ararsanız her şey, en renkli, en canlı, en güzel haliyle.

LALELİ RESTORAN

Burhaniye'den çıkıp Ayvalık yönüne giderken Burhaniye İskele Mahallesi’nin (Burhaniye'den çıktıktan sonra en son ışıklar) olduğu kavşakta ana yol üzerinde Laleli Köy kahvaltısını göreceksiniz. Konum olarak oldukça pratik olması, ferah alanıyla, özenle hazırlanmış dekoru ile ilk bakışta sizi memnun edecek bir mekan. Çocuk parkı bir harika.  Özellikle çocuklu aileler için bir numara diyebilirim. Gittiğiniz de pişman olmayacağınızı düşündüğüm bir yer Laleli Köy kahvaltısı... Kahvaltısına gelince, serpme kahvaltı. Kahvaltıdaki ürünler kalite yönünden çok başarılı. En iyi ürünü salçası... Güneşte doğal yollarla kurutulmuş salça veriyorlar ki, belki de yıllardır tatmadığınız bir lezzeti tekrar burada hatırlayacaksınız... Ve en önemlisi günün hangi saatinde giderseniz gidin kahvaltı edebiliyorsunuz.

Laleli Restoran

AYVALIK
Türkiye'nin en keyifli yerlerinden biridir Ayvalık. Orası, şeytanın ayak izinin bulunduğu muhteşem manzarasıyla, en taze ve lezzetli balıklarıyla Cunda, enfes plajıyla Sarımsaklı, cennetin diğer adı. Ayvalık girişinden sonra Sarımsaklı yol ayrımına sapınca upuzun ve ipek gibi kumlarla kaplı Sarımsaklı plajındasınız... Soyunun ve hiç düşünmeden hemen atlayın denize. Acıktığınızda sahildeki sıralı restoranlardan birine girebilir ve sıcacık ayvalık tostunuzla, taze sıkılmış meyve suyunuzun keyfini çıkarabilirsiniz. Mmmhhhh mis mis...
Ayvalık'ın içine gelip, arabanızdan indiğinizde, eğer sabah 10:00 civarı ise sahildeki kalabalığa anlam veremiyebilirsiniz. N’oluyor orada demeye kalmadan, tüm teknelerin dolu olduğunu, herkesin neşeli şarkılar söylediğini, hatta kimilerinin oynadığını bile görmek mümkün. Tekneye atlayıp bol şarkılı, boooolllll balıklı (ki yemeyeni dövüyorlar), bol eğlenceli bir geziye ne dersiniz? Hiiç düşünmeyin mutlaka bir gününüzü bu tura ayırın. Saat 11.00 gibi 2 veya 3 katlı tüm tekneler aynı anda yola çıkacak. Peşi sıra da martılar sizi takip edecek. Sistem şöyle; sabah en geç 10.00'da teknede olmalısınız, hatta ne kadar erken giderseniz o kadar iyi, çünkü yer bulmak imkansız. Belli sayıdan fazlasını almaları yasak ve  cezası büyükmüş... O yüzden "mühim değil, bizi de alıverirler" demeyin. Herkes size el sallayıp uzaklaşırken geride kalmak çok üzücü olabilir.


Animasyon gösterileri, bol müzik, adaların tanıtımı (hele ki rehberiniz iyiyse, çok keyiflidir), enfes koylar ve bol bol Ayvalık' ın meşhur balığı Papalina var. Tüm gün 4-5 koyda demirleyip yüzme imkanına sahip oluyorsunuz, cam gibi bir denize teknenin kaydırağından kayarak ya da “hadi en yüksekten kim atlayacak” yarışı yapıp girebilirsiniz. Özellikle akvaryum denilen koydaki o müthiş manzarayı görmek için şnorkel ve gözlük getirmenizi öneririm. Hayran kalacaksınız.
Teknede öğle yemekleri bir ziyafet gerçekten. Bittikçe tabaklara dolan tazecik salata süper... Papalina balığı ile doyar mıyım derseniz tabak hiç boş kalmıyor, sıcacık pişen balıklar sürekli servis ediliyor, “doydum” deseniz de "olmaz" deyip tekrar dolduruyorlar, artık en sonunda martıları besliyorsunuz siz de patlamamak için. Ekmek de sınırsız fakat içecekler ücretli. Yemekten sonra karpuz servisi de var elbet. İsterseniz dışarıdan içecek getirebilirsiniz. Ama teknede de çok pahalı değil, kimse sizi kazıklamaya çalışmayacaktır, sakin olup keyfinize bakın.


Geri dönüşte 1 saat için Cunda adasında mola vereceksiniz, ama Cunda için bu zaman çoook az... İmparatordan dondurmanızı alın, lokmanızı indirin mideye, deniz kıyısında biranızı yudumlayın, isterseniz de bizim genelde yaptığımız gibi tekneye tekrar binmeden kalın burada, taksiyle ya da dolmuşlarla dönersiniz nasılsa :) Tekne 18:00-18:30 gibi Ayvalık'a geri dönüyor.

Ayvalık

Ali Bey (CUNDA)
Gözlerinizi kapatın, mis gibi deniz kokusu ciğerlerinizi doldursun, hafiften bir esinti, etrafınızda yerli yabancı insan sesleri, kavga, stres yok ama hepsi gülüşüyor. Doğru yerdesiniz, burası Cundaaaa... İlk önce kalabalık sahilinde keyifli bir tur atın, elinizde ya sakızlı dondurması ya da meşhur lokması olsun ama. Girişteki güneş saatinde bir deneme yapın bakalım doğru mu diye. Ufak çarşısından şile bezi elbiseler, takı, kitap (isterseniz değiştirme bile yapıyorlar), aklınıza gelen tüm hediyelik eşyalardan, yerel çantalardan alın, 3 kuruşa 5 kuruşluk keyif satın almak bu olsa gerek. Tam en civcivli yerde taş kahvesi var, yüksek tavanı, tarih kokan duvarları, amcaların, çocukların, gençlerin ortak noktasında, kahvenizi yudumlayın, sadece gelip geçeni değil sahildeki restoranları da inceleyin otururken, birazdan yemek vakti gelecek. Hoş hangisine girseniz en tazesi en lezzetlisi olacaktır kesin. Ölene kadar balık, mezeler, içecekler… Fiyatlar oldukça yüksek. Kafa başı hesap yaptıklarını da düşünmüyor değilim. Her şey denizin dibinde kurulmuş gibi, ayağınız denize değer, siz nargile tüttürürsünüz meselâ. Gez gez bitmez Cunda ve Ayvalık, her noktasından ayrı bir tat alırsınız.


Aşıklar tepesi, Değirmen; Cunda’nın sembollerinden biri olmuş aşıklar tepesinde bulunan tarihi değirmen, Rahmi Koç tarafından restore edilip kütüphaneye çevrilmiş. Burada Muhtar Kent’in babası olan eski büyükelçi Necdet Kent’in kitap koleksiyonu sergilenmekte. Bunun yanında süper bir manzaraya da sahip cafesinde, sonsuz gözüken denize karşı kahvenizi yudumlamak, parayla satın alınamayacak bir keyif bence.

Ali Bey (Cunda)

KOZAK YOLU'NDAN BERGAMA’YA

Yeşil alanın oldukça çok olduğu Balıkesir birbirinden değişik ve albenisi olan yerleri içinde saklar. Havasına doğa kokusu ekleyen Kozak Yaylası, Bergama Krallığından beri fıstık çamı üretimi yapmaya ediyor ve köy insanları, bölgelerine gelen turistleri kendilerinden biri gibi görüp, güler yüzlerini eksik etmiyor. Binlerce hektar üzerine yayılmış olan Kozak Yaylası Balıkesir'le özdeşleşse de İzmir'e kadar varlığını devam ettirmektedir. 5 milyona yakın ağaca sahip olan doğanın bu farklı yüzü, köyden köye gezerek güzelliğini bırakıyor etrafa. Köy insanları kendi doğalarını korumakla birlikte yöresel yemeklerini gelen ziyaretçilere ikram etmekten oldukça hoşnutlar. Hem sıcak insanlarla tanışmak hem de doğanın kollarına kendinizi bırakmak her şeye değecektir.

Kazdağı

YEŞİLYURT 

Kazdağı eteklerinde Adatepe ile birlikte başka bir eski yerleşim yeri de Yeşilyurt. Eski ismi Büyük Çetmi olan 90 haneli köyün 200 kişilik nüfusu var. Tıpkı Adatepe'de olduğu gibi, Yeşilyurt'un eski taş evleri, yerli ve yabancı konukların gözdesi. Köy halkının çoğunluğu Yörük... Yörükler çoktan göçerliği unutmuş, yörenin haklı şöhreti olan zeytincilikle geçiniyorlar. Küçükkuyu'dan sadece 3 km uzaklıktaki köyün temiz ve dinlendirici havası, özellikle orta ve üst yaş konukları cezbediyor... Off-road meraklıları ve avcılar için de tavsiye edilir.

ADATEPE

Adatepe Köyü, Edremit Körfezi'nde, Kazdağları tepelerinde yer alan küçük bir köy. Çanakkale'den, Adatepe'ye gelirken Ayvacık'ı geçip, Kazdağları’nı aştıktan sonra Küçükkuyu'ya ulaşılır. Küçükkuyu'nun içinden Zeus Altarı ve Adatepe Köyü tabelaları takip edilir. Adatepe'nin taş evleri, içeri doğru saptıktan 3,5 km sonra karşınıza çıkar. Yolculuğun özellikle bu son kısmı uçsuz bucaksız gibi görünen zeytin ağaçlarının arasında yapılıyor. Adatepe mevkiine yaklaşırken sıra sıra zeytin satanları görünce artık bir zeytin diyarında olduğunuzu anlıyorsunuz. Hatta burada bu kültürü tanıyabileceğiniz bir zeytinyağı müzesi bile var. Köylünün ana geçim kaynağı da zeytin ve zeytinyağı. 2001 yılında kurulan Adatepe Zeytinyağı Müzesi, köyün dışında, Küçükkuyu'da. Burada geleneksel ve modern zeytinyağı üretimi ile ilgili her şey görülebilir. Müzenin alt katında geleneksel taş değirmen gibi, üretimde kullanılan büyük aletler var. Üst kattaki kocaman panolar ve maketler sayesinde ise zeytinin Kasım-Aralık aylarında olgunlaşması, toplanması, zeytin hamuru haline gelmesi ve altın sarısı yağa dönüşmesinin tüm aşamaları görülebiliyor. 1980'li yıllardan itibaren kentten uzaklaşmak isteyenlerin gelmeye başladığı Adatepe, son yıllarda iyice renklenmeye başlamış. Köyün eski ilkokulu, şimdi felsefe, edebiyat, sanat ve sanat tarihi alanlarında seminerlerin yapıldığı Adatepe Taşmektep'e dönüşmüş durumda... Taşmektep'in amacı şehrin yorucu ortamından uzaklaşıp, yeni bilgiler edinerek, bilgi üreterek verimli bir tatil geçirmek isteyen insanları bir araya getirmek. Taşmektep'ten Adatepe'deki diğer binalara doğru uzanıyoruz. Buradaki 130 evin 100'ü İstanbul, Ankara gibi büyük şehirlerden gelenlere ve buraya yerleşmiş birkaç İtalyan ve Fransız'a ait. Yerel halkla dışarıdan gelenler son derece uyum içinde görünüyor. Bir çay molası için ise en güzel durak, köyün kahvesi, hurmalı kahve.

nde oturabileceğiniz kır gazinoları bulunuyor.

Adatepe
Zeus Altarı

ZEYTİNBAĞI  RESTORAN 
Mekânın mönüsü Ege mutfağı ağırlıklı, bildik lezzetlerin yanı sıra başka hiçbir yerde tadamayacağınız deneysel ve son derece başarılı lezzetler sunuyor. Zeytinyağlı çağla, yabani kuşkonmazlı enginar kavurması, domatesli deniz börülcesi, deniz fasulyesi, patlıcan salatası, bol yeşillikli Ege salatası, fener balığı kavurması... Ayrıca özel soslu karidesi de denemeye değer. Restoran Edremit'teki Çamlıbel Köyü'nde bulunuyor. Çok güzel bir Kaz Dağları manzarası var. Tuncel-Menend Kurtiz çifti ile Menend Hanım'ın kardeşi Erhan Şeker tarafından kurulmuş. Pazardan aldıkları, kendi yetiştirdikleri ve dağlardan topladıkları otlarla çok değişik sofralar kuruyorlar. Erhan Şeker zaman zaman yemek kursları da düzenliyor.

TERMAL OTELLER GÜRE 
Güre, Akçay'ın 4 kilometre ilerisinde, Çanakkale yolu üzerinde bulunan kaplıcalarıyla ünlü bir tatil beldesi. Kazdağı eteklerindeki beldenin, çeşitli hastalıklara iyi gelen 64 derecedeki kaplıca suyu ve termal tesisleri yıl boyunca yerli ve yabancı turistlere açık. Belde merkezinde bulunan mini amfitiyatroda çeşitli kültür ve sanat etkinlikleri gerçekleştiriliyor. Ayrıca Ağustos ayı içerisinde, Güre Sarıkız etkinlikleri Güre Belediyesi tarafından organize ediliyor. 
Güre Kaplıcaları: Son yıllarda büyük ilgi gören ve adeta Güre'nin simgesi haline gelen kaplıca ve termal tesisler yöreyi sağlık turizmi açısından vazgeçilmez bir nokta haline getirmiş durumda. Ayrıca Güre Kaplıcası'nın bugün kullanılmayan eski bölümündeki mimari süsler, sütunlar ve kabartmalar, sıcaklık ve ılıklık gibi eskiden de var olan bölümlerin izleri ilgi çekici. Mermer kabartmalara bakıldığında, kaplıcanın antik çağlardan beri kullanıldığı anlaşılıyor. 

ASSOS BEHRAMKALE
Assos Antik Kenti, günümüze kadar kalmayı başarmış antik dönem şehirlerinden birisi. Tarihe tanıklık ederken ünlü filozof Aristoteles'i de topraklarında ağırlayan Assos Antik kentinin tarihçesi M.Ö. 6.yy'a kadar uzanıyor. Midilli Adası'nın tam karşısına kurulmuş olan antik kentten denize, teras şeklindeki merdivenlerden iniliyormuş... Assos'u keşfe başlamak için en uygun yer, bozulmamış dokusuyla kendinizi farklı bir zaman diliminde hissedebileceğiniz Behramkale Köyü. Aristo'nun felsefe okulu kurduğu Assos'ta gezilip görülecek pek çok tarihi mekan bulunuyor. Kuzey Ege'de yer alan bir köy, tarih kokan taş sokakları, en genci yüz yıllık olan taş evleri ve antik çağ kalıntıları ile tam bir yaşayan tarih. Assos, en az tarihi değerleri kadar doğası ile de fark yaratıyor. Temiz, berrak denizi ve yürüyüşe uygun uzun, düz dağ yolları çokça zaman geçireceğiniz yerler olacak. Tamamı sit alanı ilan edilen köy, bu sayede hâlâ doğal yapısını koruyor. Önü uçsuz bucaksız deniz, ardı geniş bir vadi Assos'un. Antik çağlardan bugüne kadar uzanan tarihi, berrak denizi ve müthiş doğası ile Assos, konuklarına şehir hayatından izole ve sakin bir seyahat vaat ediyor.

Assos Aristoteles

KAZDAĞLARI 
Pınarbaşı: Güre Köyü sınırları içinde, Akçay'a 6 km mesafede bir piknik yeri. Yamaçtan akan bol ve buz gibi su yaz aylarında serinlemek için ideal bir köşe. Orman Müdürlüğü'nce işletilen piknik alanı içinde Alabalık üretilen bir çiftlik de bulunuyor.
Şahinderesi Kanyonu: Kazdağları’nda gezilecek yerler arasında, Altınoluk bölgesinde bulunan Şahinderesi Kanyonu, Altınoluk'u tepeden görüyor. Temiz kaynak suları ve bol ağaçlı bir piknik yeri olan kanyonun ayrıca bir konaklama tesisi ve restoranı mevcut. 
Çağlayan Piknik Yeri: Kızılkeçili Köyü içinde olup, Akçay'a 3 km mesafede yer alıyor ve Kültür Bakanlığı'nca tescillenmiş 800 yıllık çınar ağacı burada bulunuyor.
Hanlar: Kazdağları gezilecek yerler arasında en çok rağbet edilen piknik yerlerinden biri. Akçay'a 35 km uzaklıkta. Ormanları ve soğuk suları ile dikkat çeken Hanlar'ın çevresinde lokanta ve kafeler bulunuyor.
Mıhlı Çayı: Akçay'a 25 km mesafede Altınoluk- Çanakkale karayolu üzerinde çevresi ormanlık bir dere kenarı. 
Güre Gelinçamı Piknik Yeri: Güre Köyü'ne 3 km mesafede halka açık bir diğer piknik yeri. Güre'den itibaren yeni açılan yol ile ulaşılabiliyor ve her yıl Güre Belediyesi'nce yapılmakta olan Sarıkız etkinliklerinin bir bölümü burada gerçekleştiriliyor.
Sütüven: Edremit'e 20 km uzaklıkta, İzmir – Çanakkale karayolu üzerinde yer alan piknik alanı. Manzara seyir terasları ve oyun alanları bulunuyor. 8 m yükseklikten dökülen ve yörenin adı ile anılan Sütüven Şelalesi de bu alanda.
Hasanboğuldu: Sütüven piknik alanından sonra derenin karşı tarafındaki patika yolu izleyerek ulaşılabiliyor. Şelalesi ve içinde pek çok balığın bulunduğu gölcüğü mevcut.
Subaşı: Altınoluk'un 2,5 km batısında Doyran Köyü'ne çıkan yolun 500 m sağında şehir içme kullanma suyunun sağlandığı kaynağın baş kısmı. Asırlık çınar ve ceviz ağaçlarının gölgelediği Subaşı'nda çağlayan suyunun serinliğinde oturabileceğiniz kır gazinoları bulunuyor.

Mazdağları Mehmet Alanı

ÖREN
Kendine özgü ruhu olan huzurlu sahil...Yıllardır duymak istediğiniz ses. Denizin ve bitki örtüsünün sesi. Akdeniz bitkileri kokuları, doğal ortamında rahatsız edilmeyen hayvanlar; sincaplar, kaplumbağalar, baykuşlar, onlarca çeşit kuş ve kelebekleriyle şizi kendisine hayran bırakacak. Doğayı hissederek yürüyün yürüyün, yürüyün… Güneşin, denizden batışı ile dolunayın suyla oynaşmasını izlemek için kumsala inin, serin kumlara bırakın kendinizi sırtüstü ve kayan yıldızları seyredin..! Erken saatlerde denize girip küçük balıklarla oynaşın...

Ali Bey (Cunda)
AYVALIK
ÖREN
KAZDAĞLARI 
ASSOS BEHRAMKALE
TERMAL OTELLER GÜRE 
ZEYTİNBAĞI  RESTORAN 
ADATEPE
KOZAK YOLU'NDAN BERGAMA’YA
LALELİ RESTORAN
DİLLERE DESTAN BURHANİYE PAZARI
İSKELE
YEŞİLYURT 
bottom of page